22 Aralık 2010 Çarşamba

13 Aralık 2010 Pazartesi

Türkiye' de İnternette En Çok Ne Aranıyor ?

Google arama motorunu kullanarak yıl boyunca en çok neleri arattığımız ortaya çıktı.

Google her yıl sonunda global olarak ve ülkeler bazında en çok aranan kelimeleri bir rapor halinde kullanıcılarına sunar. Zeitgeist adı verilen bu raporlarda toplumun gündemini meşgul eden ve hakkında en çok bilgi alınmak istenen kişi ve olayları görmek mümkündür.

Şarkıcılar ve TV dizileri bazında yapılan aramalarda ilk sıralar ise şöyle oluşmuş;

Yükselen aramalar listesinde ve nedir? ile biten aramalarda ise durum şöyle;

8 Aralık 2010 Çarşamba

Web Kameranızı Açık Unutursanız Başınıza Gelecekler

Kötü niyetli kişilerin yeni hedefleri korkutuyor
 
Antivirüs yazılım uzmanlarına göre hackerlerin yeni hedefinin anında mesajlaşma yazılımları olduğu belirtildi.

Microsoft Live Messenger, Skype ya da Yahoo! Messenger gibi anında mesajlaşma programlarının zararlı yazılımların yayılmaları için etkili birer araca dönüşebildiği bildirildi.

Siber suçluların, potansiyel kurbanlarının bulaşıcı bağlantıları tıklamaları için her geçen gün yeni yöntemler uyguladığını kaydeden ESET Virüs Araştırmacısı Pierre-Marc Bureau, bu yönde geliştirilen solucanlara karşı önlem alabilmek için 7 ipucu verdi.

Anında mesajlaşma yazılımlarıyla yapılan saldırıların kullandığı yöntemin çok basit olduğuna dikkat çeken Bureau, "Kurban listesindeki kişilerin birinden bir link içeren mesajı alır, tıklar ve solucan bulaşır. Solucan ayrıca coğrafi lokalizasyon kullanarak, kurbanın diline uyum sağlar. Hatta bazı durumlarda kurbanın ülkesindeki güncel haber ve olaylara atıfta bulunur. Bu tür gelişmiş teknikler en tedbirli kullanıcıları bile aldatabilir" uyarısını yapıyor.

Anında mesajlaşma yazılımlarının aracılığı ile kişisel ve hassas bilgilerin kesinlikle gönderilmemesi gerektiğini ifade eden Bureau, özellikle kredi kartı bilgileri, banka detayları, parolalar ve telefon veya adres gibi kişisel bilgilerin mesaj atılmaması gerektiğini kaydetti. Diğer hesaplar gibi anında mesajlaşma hesabınında güçlü bir parolası olması gerektiğini vurgulayan Bureau, "Farklı hesaplar ve bankacılık, e-posta gibi çevrimiçi servisler için mutlaka farklı parolalar kullanın. Aynı parolayı tekrar tekrar kullanmayın. Halka açık bir yerden internete bağlanıyorsanız otomatik oturum açma özelliğini mutlaka devre dışı bırakın. Çevrimiçi tanıştığınız insanlar ile gerçek hayatta buluşmaktan kaçının. İlla buluşmak istiyorsanız yanınızda tanıdığınız birini de götürün. Web kameranızı kullanmadınız zamanlarda kapatın. Bazı zararlı yazılım türleri kendi kameranızı sizi izlemek için kullanabilir. Dahili bir kameranız var ise tanımadığınız birinden gelen resimleri kesinlikle açmayın, dosyaları indirmeyin ve linklere tıklamayın. Tanıdığınız birinden gelse bile şüpheli linklere tıklamayın, dosyaları açmayın. Gelen dosya önemliyse gönderenden doğrulamasını isteyin. Tanımadığınız kişilerden gelen mesajları yanıtlamayın. Biri sizi listesine eklemek isterse ve bu kişiyi tanımıyorsanız öneriyi reddedin. İstenmeyen mesajları engelleyin. Yabancılardan gelen mesajları ve spam'leri engellemek sandığınızdan kolay. Hemen her anında mesajlaşma yazılımının kişi listesi oluşturma özelliği bulunuyor." diye uyarıyor.

7 Aralık 2010 Salı

Güvenli Mesajlaşmak İçin Altın Kurallar.


Antivirüs geliştiricisi ESET’e göre hacker’ların yeni hedefi, anında  mesajlaşma yazılımları. Microsoft Live Messenger, Skype ya da Yahoo! Messenger gibi anında mesajlaşma programları, zararlı yazılımların yayılmaları için etkili birer araca dönüşebiliyor.
“Siber suçlular, potansiyel kurbanlarının bulaşıcı bağlantıları tıklamaları için her geçen gün yeni yöntemler uyguluyorlar” diyen ESET Virüs Araştırmacısı Pierre-Marc Bureau, bu yönde geliştirilen solucanlara karşı önlem alabilmek için 7 ipucu öneriyor.
ESET’in virüs araştırmacısı Pierre-Marc Bureau’ya göre anında mesajlaşma yazılımlarıyla yapılan saldırıların kullandığı yöntem aslında oldukça basit: “Kurban listesindeki kişilerin birinden bir link içeren mesajı alır, tıklar ve solucan bulaşır.” Solucanın ayrıca coğrafi lokalizasyon kullanarak, kurbanın diline uyum sağladığını belirten Bureau, “Hatta bazı durumlarda kurbanın ülkesindeki güncel haber ve olaylara atıfta bulunur. Bu tür gelişmiş teknikler en tedbirli kullanıcıları bile aldatabilir” uyarısını yapıyor. Anında mesajlaşma, zararlı yazılımların yayılmaları için çok etkili bir araç olarak biliniyor. Siber suçlular, potansiyel kurbanlarının bulaşıcı bağlantıları tıklamaları için her geçen gün yeni yöntemler uyguluyorlar.
ESET Virüs Araştırmacısı Pierre-Marc Bureau, anında mesajlaşma ile ilgili 7 altın kural öneriyor:
1. Anında mesajlaşma yazılımları aracılığı ile kişisel ve hassas bilgilerinizi kesinlikle göndermeyin. Özellikler kredi kartı bilgileriniz, banka detaylarınız, parolalarınız ve telefon veya adres gibi kişisel bilgilerinizi mesaj ile göndermeyin.
2. Diğer hesaplarınız gibi anında mesajlaşma hesabınızın da güçlü bir parolası olmalı. Farklı hesaplar ve bankacılık, e-posta gibi çevrimiçi servisler için mutlaka farklı parolalar kullanın. Aynı parolayı tekrar tekrar kullanmayın. Halka açık bir yerden internete bağlanıyorsanız otomatik oturum açma özelliğini mutlaka devre dışı bırakın.
3. Çevrimiçi tanıştığınız insanlar ile gerçek hayatta buluşmaktan kaçının. İlla buluşmak istiyorsanız yanınızda tanıdığınız birini de götürün.
4. Web kameranızı kullanmadınız zamanlarda kapatın. Bazı zararlı yazılım türleri kendi kameranızı sizi izlemek için kullanabilir. Dahili bir kameranız var ise
5. Tanımadığınız birinden gelen resimleri kesinlikle açmayın, dosyaları indirmeyin ve linklere tıklamayın. Tanıdığınız birinden gelse bile şüpheli linklere tıklamayın, dosyaları açmayın. Gelen dosya önemliyse gönderenden doğrulamasını isteyin.
6. Tanımadığınız kişilerden gelen mesajları yanıtlamayın. Biri sizi listesine eklemek isterse ve bu kişiyi tanımıyorsanız öneriyi reddedin.
7. İstenmeyen mesajları engelleyin. Yabancılardan gelen mesajları ve spam’leri engellemek sandığınızdan kolay. Hemen her anında mesajlaşma yazılımının kişi listesi oluşturma özelliği bulunuyor

5 Aralık 2010 Pazar

Dikkat !! Şirketler İnternet Profillerine İş Alımında Bakıyor.

İşverenler çalışanları 'sosyal ağ'dan seçiyor.

Sosyal ağların ve internette paylaşılan tüm bilgilerin iş yaşamına etkisi her geçen gün artıyor. İnternet kullanım rakamlarında Türkiye internet kullanıcı sayısında dünyada 11. sırada geliyor. Üstelik Türkiye’de internet kullanan nüfusun yüzde 77’si 16-34 yaş arasında, yani işe alımuzmanlarının ilgisini çeken kitleyi oluşturuyor. Şirketler de bu durumun farkında. İK’cılar işe almayı düşündüğü adayları internetten araştırdığını, sosyal ağlardaki profilini incelediğini gizlemiyor. Hatta bazı şirketlerin özellikle satış gibi pozisyonlar için adayın sosyal çevresinin genişliğine dikkat ettiği de bilinen bir gerçek. Durumböyleyken, adayların da internette paylaştıkları bilgilere kariyerleri açısından da bakmaları gerekiyor.

AVRUPA VE ABD SOSYAL AĞLARI DAHA ÇOK KULLANIYOR
Yurtdışında bir işe alımplatformu olan Jobvite’in İşe Alım 2010 araştırmasına göre firmaların yüzde 73.3’ü işe alımsüreçlerinde sosyal ağlardan yararlandıklarını ve ağırlıklı olarak sosyal iş ağlarını kullandıklarını söylüyor. Ayrıca yine firmaların yüzde 58.1’nin sosyal ağlar üzerinden başarılı bir işe alımgerçekleştirdiklerini ortaya koyuyor. Türkiye’de bununla ilgili olarak gerçekleştirilen bir araştırma olmadığına dikkat çekenMarjinal Porter Novelli Sosyal Medya Direktörü Umut Ersoy, “Özellikle yurtdışında birçok şirket sosyalmedya kavramını iş süreçlerine dahil etmiş durumda. Pazarlamadanmüşteri hizmetlerine ve tabii ki İK’ya kadar, şirketler adaylarla ilgili daha fazla bilgiye sosyal ağlardan ulaşabiliyor” açıklamasını yapıyor.

SOSYAL AĞLARLA ‘ONLINE İTİBAR YÖNETİMİ’
XING Türkiye ÜlkeMüdürü Hakan Gönenli, adaylara bir yandan ilgilendikleri konu ve ilgili içerikleri tümboyutlarıyla paylaşırken diğer yandan sosyal ağlardamümkün olduğunca aktif bulunarak genel ağlarını geliştirmelerini tavsiye ediyor: “Bu noktada ‘online itibar yönetimi’ kavramı öne çıkıyor. Kontrol edebildiğimiz ve bilinçli yaratılan sosyal ağ hayatımıza değer katıyor. Çünkü sosyal ağlarda istediğimiz ölçüde bilgi paylaşmak, kendimizi istediğimiz ölçüde daha çok ifade etmek, dünya görüşümüzü sergilemek sonunda bize dair daha net ve kendi kontrolümüzde bir algının oluşmasını sağlayacak.”

RESMİ OLMAYAN REFERANS ARAŞTIRMASI
İK Uzmanı ve İşte Mülakat Kitabının Yazarı Mehmet Erkan, “Bazen bir aday ile görüşürsünüz ve onun hakkında kafanızda net olmayan şeyler kalır. Bu bazen işten ayrılma sebepleri, bazen bir yerde gerçekten çalışıp çalışmadığı, bazen de o kişinin gerçekten bahsettiği projelerde yer alıp almadığıdır. Bu sebeple internet denizine oltanızı atarsınız ve yakalayabilirseniz bir şeyler yakalamaya çalışırsınız. Örneğin bir işten ücret sebebi ile ayrıldığını belirten bir adayın, Facebook gibi alanlarda yöneticileri hakkında yazdıklarını hayretle okuyabilirsiniz” diyor. Adayın yapacağı işin niteliği önemli “Başvuran adayların internet ortamında araştırılması, işin niteliğiyle de doğru orantılıdır. Son zamanlarda özellikle gündeme gelen dijital ajanslara yönelik çalışan ya da şirketlerde sosyalmedya alanında çalışacak kişilerin seçiminde elbette bu pozisyona başvuran adayların bu alanda yetkinliklerini izleyebilmek açısından bloglarının, sosyal ağlardaki varlıklarının ve etki düzeylerinin incelenmesi söz konusu olabilir” diyen Manpower Türkiye GenelMüdürü Ebru Coş’a göre bu ağlardaki kişilerin sahip oldukları profillerin ve online kimliklerin tıpkı gerçek hayattaki kimliklerimiz gibi itibarının korunması ve geliştirilmesi gerekli.

İŞE ALIM SÜRECİN BİR PARÇASI
Umut Ersoy, “Her şeyden önce işe alımkararı sadece sosyal ağ hesaplarına bakılarak verilmiyor. Adaylar işe alım esnasında birçok adımdan geçiyor. CV’sini iletiyor, kimi zaman çeşitli testlere giriyor, belki defalarca yüz yüze görüşmelerden geçiyor. Yani sosyal ağ hesaplarından paylaştığı içeriklere bakmak, işe alımserüvenindeki adımlardan sadece biri” görüşünü savunuyor.

Mehmet Erkan ise, aradan yıllar geçse de, adayların kendileri değişse de bilgilerinin sanal ortamdan yok edilemediğini dile getiriyor: “Bu durum çoğu zaman yanlış bir önyargıya sebep olur. Çünkü adaylar sosyal ağlarda çok da ince eleyip sık dokuyarak hareket etmezler. Yani kişi bir sosyal gruba üye olurken, bir konuda saçma bir yorum yaparken çok da önünü arkasını düşünmez. Belki o an içinden geldiği gibi yazar. Fakat okuyanlar onun yazdıklarınımutlaka ciddiye alır.”

TurkNet İK Müdürü Aycan Emre ise işe alımlarda sosyalmecraları kullandıklarını ancak, Facebook ve Twitter’dan çok fazla değerlendirme yapmayı tercih etmediklerini söylüyor: “Facebook ve Twitter profesyonel iş çerçevesi dışında birçok sosyal ortamın paylaşılması için de kullanıldığından, çok fazla sahte isim, kayıt ya da bilgi barındırabiliyor. Adayların sosyal sitelere üye olmalarında sakınca yok tabii ki. Ancak, bu tip sitelerin bazı negatif etkileri de olabiliyor. Oradaki bilgiler yanıltıcı olabiliyor ve/veya başka amaçlarla kullanılabiliyor.”

"SOSYAL AĞLAR YETERLİ DEĞİL"
“Firmaların işe alım süreçlerini, adayların da iş arayışını tamamen sosyal sitelerden yürütmesi pratik anlamda neredeyse imkânsız” diyen Kariyer.net Genel Müdürü Yusuf Azoz, “Sosyal siteleri, işverenlerin ve adayların bir araya geldiği, iki tarafın da birbirini daha iyi tanıması için önemli bir fırsat olarak değerlendirmek gerek. Sosyal ağlar sayesinde işverenler adaylarla bağlantıya geçmek için bir mecraya daha sahip oluyor. Y kuşağının ayırt edici ortak özelliği, interneti yoğun, becerikli ve neredeyse tutkulu bir şekilde kullanmaları. Genç ve yetenekli adaylara ulaşmak isteyen firmalar, işe alım iletişimlerini büyük oranda gençlerin mecrası olan internete taşıdı. Bu iletişim giderek daha interaktif, daha şeffaf ve yaratıcı bir hale gelirken sosyal siteler, iş ağları İK süreçlerinin içine girdi” diyor.

En çok LinkedIn, en az Facebook’ta iş arıyoruz
İndeks İletişim tarafından Haziran 2010’da gerçekleştirilen “Türkiye’de İş Dünyasında Çalışanların Sosyal Medya Tüketimi” konulu ankete göre Facebook kullanıcılarının hiçbiri iş bulmak için bu platformu kullanmazken Twitter’ı kullananların oranı yüzde 6. LinkedIn gibi iş ağlarında ise öncelikli kullanım beklenenin aksine iş bulmak değil, iş dünyasındaki diğer şirketlerle iletişim. LinkedIn gibi iş ağlarında iş arayanların oranı sadece yüzde 10. En sık Facebook takip ediliyor Katılımcıların yüzde 65’i Facebook’u günde birkaç kez ziyaret ediyor. Facebook’u Twitter takip ediyor. Twitter kullanıcılarının yüzde 46’sı Twitter’ı günde birkaç kez ziyaret ediyor. Bunları LinkedIn gibi iş ağları ve Flickr gibi fotoğraf paylaşım siteleri takip ediyor. *Online anket sistemi kullanılarak gerçekleştirilen araştırma 4 binden fazla kişiye e-posta yoluyla gönderilmiş.
Sosyal medya kullanım oranları
Sosyal network’lerde profili bulunma % 83.7
Sosyal medyalarda yer alan içeriklere yorum yazma %73.1
İş network’lerinde profili bulunma %54.7
Blog yazma % 33.3 *Araştırmaya başta İstanbul, Ankara ve İzmir olmak üzere 65 il ile Bulgaristan ve KKTC’den katılım olmuş. Sorular, pazarlama, satış, finans / muhasebe, bilişim / internet, halkla ilişkiler, reklam ve eğitim başta olmak üzere 31 farklı alanda çalışanlar ile öğrencilere yöneltilmiş.

3 Aralık 2010 Cuma

10 Kuralı Uygulayın. PC niz Virüs Kapmasın.

Bilgisayarlar için hiç şüphesiz en büyük tehdit virüslerdir.İnternet üzerinden kişisel bilgilerinizi çalmak için olsun, bilgisayrınıza zarar vermek için olsun ve bunun gibi bir çok sebepten dolayı bilgisayrınız virüs kapabilir.
Bilgisayrınızı tehdit eden zararlı yazılımlara karşı bir çok antivirüs programı geliştirilmiş olsada yapmanız gereken ve bilmeniz gereken bir çok önemli nokta bulunmakta.Bazı zamanlarda antivirüs programları bile yetersiz kalabiliyor.

Virüsten Koruyan 10 Altın Kural

İşte virüsten korunmanız için yapmanız gereken ve bilmeniz gereken çok önemli püf noktalar…
1. Çok yönlü ve güvenlik duvarı içeren güvenlik programları kullanın (Antivirüs, antispy, antiphising, antispam, Uygulama kontrolü, Sandbox içermeli).En önemlisi ise sizin için değerli verileri yedekleyip saklamanızdır.
2. Lisanslı yazılım kullanmaya özen gösteriniz.Korsan yazılımlar sadece size zarar vermekle kalmayıp, ülkenin vergi kaybına da neden olacağını unutmayın.
3. Ücretsiz yazılımlara dikkat edin.Bu ücretsiz yazılımlar fazla yatırım yapmadığı için güvenliğinizi tehlikeye atabilir.
4. Yasal yazılım, düzenli bir şekilde güncelleşiyor. Bilgisayarınızda kullandığınız yazılım güncelleştirmelerinden sizi haberdar ettiğinde yeni bilgileri hemen yükleyin.
5. Güvenliğinizi göz önünde bulundurup, kullandığınız yazılımı gözden geçirin ve bilgisayarınızı zararlı yazılımlara karşı düzenli olarak tarayın.
6. Ağ tehditleri ve yeni türde dolandırıcılıklara karşı gerçeğe uygun haberleri dikkate alın. Bu haberlerin Hoax (Sahte içerikli) olmadığını anlamak için uzmanlardan yardım isteyin.
7. İnternet üzerinde oyun oynarken sezgilerinizi kullanın. MSN, Facebook gibi sosyal ağlar ve sohbet ortamlarında kredi kartı, şifre gibi kişisel bilgileri asla paylaşmayın. Karışık şifreler kullanın ve şifrenizi sık sık – en az ayda bir kere – değiştirmeyi de ihmal etmeyin.
8. Ağ saldırılarının çoğunun ‘insan faktörü’nden yararlanarak, sadece merakınızı çekerek başarılı olduğunu unutmayın. İndirip çalıştırdığınız tüm dosyalar, tanıdığınız kişilerden gelse bile bağlantılarına dikkat edin.
9. Tüm hesaplarınız için tek bir şifre yerine, her hesap için ayrı ayrı şifre oluşturun. Aksi takdirde özel bilginize sızan korsanın çözeceği şifreyle, bütün hesaplarınızı kolayca ele geçireceğini unutmayın. Önemli verilerinizin kopyalarının yedeklerini saklayın.
10. İnternette dolaşan her bilginin başkaları tarafından okunabileceğini asla unutmayın. Çok gizli bilgiler içeren e-postalar yollayacaksanız, içeriğin başkaları tarafından okunmasını engelleyen yazılım ve sertifikalar kullanın.